The Last Dance

Michael Jordanın üniversite ve ilk NBA günleri geriye dönüşlerle anlatılır. Bulls, Genel Müdür Jerry Krause ile yaşanan gerilimin ortasında sezon öncesi Parise gider.

Adı sanı olmayan Scottie Pippen, NBAin en iyi oyuncularından birine dönüşür. Michaelın kariyerinin başlarında yaşadığı sakatlık, Bulls yönetiminde güvensizlik yaratır.

Dennis Rodmanın tavrı ve enerjisi, takımın kazanmasına yardım eder, ama dramayı saha dışına taşır. Bulls, 1980lerin sonunda Pistonsı mağlup etmekte zorlanır.

Phil Jacksonın benzersiz felsefesi ve tutumu, Bullsu bir üst seviyeye taşır. Takım sonunda Detroiti geçmeyi başararak NBA şampiyonu olma fırsatı yakalar.

Air Jordan ve diğer reklam kampanyaları ile 1992 NBA Finalleri ve Olimpik Rüya Takımındaki başarıları, Michaelı dünya çapında benzersiz bir kültürel simgeye dönüştürür.

Aydınlatıcı bir kitap ve kumar alışkanlığının mercek altına alınması, Michaelın itibarını zedeler. Ama 1993te Michael üçüncü kez üst üste şampiyon olmaya odaklanır.

Babasının ölümüyle yıkılan ve kafa olarak yorgun düşen Michael, beyzbol oynamak üzere 1993te emekli olur. Bulls, Scottienin önderliğinde yoluna devam eder.

Michaelın dönüşü Bullsa, şehre ve NBAe hareket getirir, ama 1995teki play-off mağlubiyeti onu yine zirveye çıkmak için hiç olmadığı kadar sıkı çalışmaya teşvik eder.

Basketboldaki egemenliğini korumak isteyen Bulls, 1997de Utahın ve 1998de Indiananın sert direnişiyle karşılaşır. Görev adamı Steve Kerr, hanedana damgasını vurur.

Yıpranan ve tükenen Bulls, Son Danslarını altıncı kez şampiyon olarak tamamlıyor. Michael, Phil ve diğerleri, hanedanın sonuna ilişkin düşüncelerini paylaşıyor.